Modern çağda empirizmin gerçek kurucusu John Locke’tur (1632-1704). Toplumsal ve politik görüşleriyle Avrupa’daki aydınlanmanın öncüsü olmuş, temel hak ve özgürlükleri, akla dayalı yaşam biçimini savunarak kendi çağı için eğitici bir rol oynamıştır. 1632’de İngiltere’de, Bristol yakınlarında doğdu. Püriten bir ailede büyüdü. Klasik bir eğitimin ardından Oxford’da yüksek eğitim aldı. Yunanca, Retorik ve Ahlak Felsefesi konularında hocalık yaptı. Aristoteles mantığı ve metafiziği üzerine çalışırken Skolastik düşünceden rahatsızlık duymaya başladı. Bu alanı bulanık terimler ve yararsız sorular içinde yolunu şaşırmış olarak görüyordu. Bu arada Descartes’ın yapıtlarından etkilendi ve bu etki sonucu açık ve düzenli düşünmenin felsefede de mümkün olabileceğini düşünmeye başladı. Robert Boyle ile tanıştıktan sonra doğal bilim konularına da yöneldi. Tıp eğitimi alarak pratisyen doktor oldu. Shaftesbury kontunun tıp danışmanlığını yaptı. 1675 yılında gittiği Fransa’da Kartezyenlerle ve karşıtlarıyla tanıştı. Kartezyen karşıtı Gassendi’den etkilendi. İngiltere’ye döndüğünde yeniden Shaftesbury’nin hizmetine girdi ama bu kişinin siyasi konumu nedeniyle kendisini politik sorunlar içinde buldu. Sonraki yaşamı politik çalkantılarla geçti. Önemli yapıtlarını bu dönemde verdi. 1704’te Essex’de öldü. Her alanda deneyimden yana, sağduyulu bir tutum takındı. Bilginin duyu algılarına dayandığını kabul etmekle birlikte köktenci bir deneyimci empirist olmadı. Toplumsal ve politik konularda ise tüm inançların aklın denetiminden geçirilmesini savunarak ussalcı bir tutum takındı. Hangi alanda olursa olsun baskıcı otoriteye karşı çıkmış, hoşgörüyü savunmuş, tanrısal vahyi yadsımasa da eylem bakımından ılımlı bir dindarlığı yeğlemiştir. Locke’ın temel amacı, metafizik meseleleri tartışmadan önce zihnin anlama yetisinin sınırlarını belirlemekti.Başyapıtı İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme 1790 yılında yayımlanmıştır. Öteki önemli yapıtları: Sivil Hükumet Üzerine İki İnceleme, Eğitim Üzerine Düşünceler,Hıristiyanlığın Usa Uygunluğu ve Hoşgörü Üzerine Mektup’tur. Locke her şeyden önce epistemoloji alanına yaptığı katkılarla tanınır. Bu alandaki temel yapıtı İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme’dir. Locke yapıtın ön sözünde metafizik meseleleri tartışmadan önce insan zihninin anlama yetisinin sınırlarının belirlenmesi gerektiğini savunur. “Bu yapıt insan bilgisinin kökeni, kesinliği ve genişliği üzerine bir araştırmadır: Anlığın (understanding) objelerin kavramlarına nasıl ulaştığını açıklamadır; bilgimizin kesinlik derecesini belirlemedir. Sanma ile bilme arasındaki sınırları aramadır.”
0 Comments
Modern çağın en büyük filozofu kabul edilen Immanuel Kant (1724-1804) bir saracın oğlu olarak Doğu Prusya’nın Königsberg kentinde doğdu. Ailesi İskoçya’dan göç etmiş göçmen bir ailedir. Çocukluğunda dindar bir kadın olan annesinin üzerinde daha fazla etkisi olmuş ve dinsel duygular içinde büyümüştür. Bu duygular 1732’den 1740’a kadar okuduğu Collegium Friedericianum’da varolan pietist ortam içinde daha da gelişmiş, buna karşın okuldaki dinsel kurallara gerektiğinde karşı durmayı bilmiştir. Okulun kendisine en büyük katkısı iyi düzeyde Latince öğrenmiş olmasıdır. Daha sonra Kant, Königsberg Üniversitesine başlamış, burada filozof Martin Knutzen’in kişiliğinde birinci sınıf bir öğretici bulması kendisi için bir şans olmuştur. Knutzen’in kütüphanesindeki kitaplardan yararlanarak mantık ve doğal bilim konusunda yetişme olanağı bulmuştur. Newton fiziğini incelemeye yönelmesi doğal bilimlere büyük ilgi gösteren hocası Knutzen’in etkisiyle olmuştur. Bu etki nedeniyle ilk yazıları doğal bilim alanına ilişkindir. 1746’da üniversiteyi bitirdikten sonra geçim zorunluluğu nedeniyle sekiz-on yıl kadar ailelere özel öğretmenlik yapmış, 1755’te doktora düzeyinde bir derece alarak üniversitede eğitmen olarak göreve başlamıştır. Bu görevi yaklaşık 15 yıl sürmüş, 1770’de nihayet mantık ve metafizik profesörü olarak atanmıştır. Kant bu dönemde sadece mantık, metafizik ve ahlak alanında değil, matematik, fizik, coğrafya, antropoloji, pedagoji ve mineraloji gibi alanlar üzerine de dersler verdi. Felsefesinin gelişimi bakımından bu dönem eleştiri öncesi olarak nitelenmiştir. Bu döneme ait başlıca yapıtları: Canlı Güçlerin Doğru Değerlendirilişi Üzerine Düşünceler adlı fizik tezi ile üniversiteyi bitirmiştir. 1755’de Genel Doğa Tarihi ve Gök Teorisi adlı çalışması yayımlanmıştır. Yine aynı yıl Ateş Üzerine başlıklı çalışması ile üniversite öğretim üyeliğine kabul edilmiştir. Genel Doğa Tarihi ve Gök Teorisi başlıklı yapıtında evrenin oluşumunu tümüyle mekanik ilkeler ışığında açıklamaya çalışmıştır. Öne sürdüğü görüşler Laplace’ın bu konudaki kuramını öncelemiştir. Daha sonra bu kuram Kant-Laplace kuramı adını almıştır. Bunların yanı sıra Yer Ekseni Etrafında Dönerken Birtakım Değişikliklere Uğradı mı ?, Yer İhtiyarlı yor mu?, Deprem Üzerine gibi çoğu fiziki coğrafya alanına ait yazılar bu dönemde, yani 1770 öncesi dönemde yer almaktadır. 1770’de Duyu Dünyası ve Düşünce Dünyasının Form ve İlkeleri başlıklı tezi ile profesör olarak atandı. Bu tarih onun eleştirel döneme geçişinin de başlangıcı oldu. Bu yazıda duyu dünyası ile düşünce dünyası birbirinden ayırt edilmekte ve her birinin kendine özgü bilgi temelleri olduğu öne sürülmektedir. Kant burada salt (rein, purus) teriminin anlamını genişletme yoluna gitti. Bu terim bilen öznenin kendi doğasında bulunan bilgi ögelerini anlatmaktadır. Bu şekilde Kant, epistemoloji alanında özgün görüşlerini geliştirmeye başlamış, eleştirel felsefenin ilk ve güçlü sinyallerini vermiştir. Kant’ın asıl eleştirel dönemi 1781’de yayımladığı Salt Aklın Eleştirisi (Kritik der reinen Vernunft) adlı yapıtıyla başladı çünkü yapıt baştan sona geleneksel felsefe tutumlarının eleştirisi üzerinde yükselmektedir. Bu yapıtın ardından 1788’de Pratik Aklın Eleştirisi (Kritik der Praktischen Vernunft), 1790’da Yargı Gücünün Eleştirisi (Kritik der Urteildkraft) yayımlandı. Bunların dışında İlerideki Her Bir Metafiziğe Ön söylem (Prolegomena zu einer jeden künftigen Metaphysik), Ahlak Metafiziğinin Temelleri, Ahlak Metafiziği, Dünya Yurttaşlığı Bakımından Bir Genel Tarih Tasarı mı, Sonsuz Barış Üstüne, Aklın Sınırları İçindeki Din, Pragmatik Bakımdan Antropoloji gibi yapıtları da yayımlanmış ve her biri kendi alanında ses getirmiştir. |
Kategori
All
|