Platon, hiç kuşkusuz felsefe tarihinin en büyük düşünürlerinden biridir. Ardında, etkisi yüzyıllarca süren ve günümüze dek ulaşan büyük bir düşünsel miras bırakmış ve felsefe tarihinin sistematik çağının başlangıcı olmuştur. Platon, MÖ 427/428 yılı dolaylarında, Atina’da doğdu. Ailesi Atina’nın ileri gelenlerindendi. Çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim aldı; sporla, şiirle ve değişik düşünsel disiplinlerle ilgilendi. Erken yaşlarda Sokrates’in öğrencisi oldu ve onun özgün soruşturma yöntemlerinden, felsefi görüşlerinden etkilendi. Gerek ailesinin Atina’daki konumu, gerek kişisel ilgileri nedeniyle gençliğinden itibaren sitedeki siyasi yaşamın bir parçası oldu. O zamanlar Atina, oligarşi taraftarlarıyla demokrasi yanlıları arasında şiddetli çekişmelere sahne olmaktaydı. Yönetimi ellerinde bulunduran ve içlerinde Platon’un akrabalarının da bulunduğu oligarşi yanlıları, zaman zaman aşırı şiddete başvurmakta ve Sokrates’i de suçlarına alet etmeye çalışmaktaydı. Kısa süre sonra demokratlar iktidarı ele geçirince Sokrates, sorumluluğu bulunmayan suçlardan dolayı kovuşturmaya uğradı ve Atina gençliğini sapkın inanışlara davet ettiği gerekçesiyle yargılanarak idam edildi. Platon, bu sarsıcı olay esnasında henüz düşünsel bakımdan yeni serpilmekte olan bir gençti. Hocasının duruşmalarını ve idam sürecini yakından izledi ve bu şahitliğin, düşünceleri üzerinde derin etkileri oldu. O güne dek Atina’da siyasi bir kariyer yürütmeyi düşünen Platon, hocasının idamından sonra bu isteğinden vazgeçti ve yaşamının sonuna dek kararlı bir demokrasi karşıtı oldu. Platon bu olaydan sonra kendisini ağırlıklı olarak felsefi meselelere verdi. Bu yıllarda Mısır’a bir seyahat yaptığına ve bu seyahatten çok etkilendiğine ilişkin rivayetler varsa da bunun doğruluğu tartışmalıdır. Ama kırk yaşından önce Güney İtalya’ya gittiği ve orada yaygın bir bilinirliğe sahip olan Pythagorasçı öğretilerden etkilendiği tartışma götürmez görünmektedir. Yine bu tarihlerde Siraküza Tiranı Dionysos tarafından Sicilya’ya çağırılmış ama yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle çok geçmeden adayı terk etmek zorunda kalmıştır. MÖ 387/388 dolaylarında Atina’da Akademia isimli bir okul kurarak felsefe,matematik, geometri, astronomi ve fizik eğitimi vermeye başladı. Bu okul, onun gerek yaşam öyküsünde gerek düşünce dünyasında yeni bir dönemin başlangıcı oldu ve daima Batı düşüncesinin ilk büyük akademisi olarak anıldı. Aristoteles ile olan hoca öğrenci ilişkisi de bu kurum çatısı altında gelişti. Sicilya’ya düzenlediği ve her seferinde hayal kırıklığıyla sonuçlanan birkaç seyahat bir tarafa bırakılırsa Platon, Akademideki düşünsel etkinliğini MÖ 348 dolaylarındaki ölümüne dek sürdürdü. Platon ardında, hemen hepsi diyalog biçiminde kaleme alınmış otuzun üzerinde eser bırakmıştır. Antikçağ ya da Ortaçağ kaynaklarında kendisine göndermede bulunulup da günümüze erişmemiş olan hiçbir eseri yoktur. Zaman içinde, Platon’un kendisine ait olmayıp ona atfedilen bazı sahte diyaloglar da yazılmışsa da Platoncu düşüncede ağırlıklı yeri olan eserlerin neredeyse tamamının Platon’a ait olduğunda kuşku yoktur. Platon EserleriGünümüze ulaşan eserlerinin öncelik sonralık sıralarını belirlemek güç olsa da gerek eserlerinde kullanılan dilin özellikleri, gerek düşüncelerinin gelişim seyri, gerek çeşitli kaynaklarda yer alan göndermeler göz önünde bulundurulduğunda onları şu şekilde gruplamak mümkündür; Sokratik Dönem Eserler:Gençlik yıllarında yazdığı ve hocası Sokrates’in etkilerini doğrudan yansıtan eserlerdir.
Geçiş Dönemi Eserleri:Hocasının etkisinden sıyrılarak kendi özgün görüşlerini geliştirmeye başladığı eserlerdir.
Olgunluk Dönemi Eserleri:Platon’un özgün felsefi görüşlerinin zengin bir dille kaleme alındığı ve Platoncu söylemin doruğuna ulaştığı eserlerdir.
Yaşlılık Dönemi Eserleri:Platon’un öğretilerini çeşitli yönlerden sınamaya ve sorgulamaya giriştiği son dönem eserleridir.
Bu sıralama Platon’un sadece başlıca eserlerini içermektedir ve kesin eserlerin sıralarını belirlemek hâlâ tartışmalı bir konudur.
0 Comments
|
Kategori
All
|