İslam toplumunda kelâm hareketinin yanı sıra bir de felsefe hareketi başlattığı için “ilk İslam filozofu” unvanını alan Ebû Yûsuf Ya’kub b. İshak b. Sabbah el-Kindî, soylu bir ailenin çocuğu olarak Irak’ın Kûfe şehrinde doğdu. İsim zincirinde yer alan Ya’kub filozofun adı olup İshak babası, Sabbah dedesi, Ebû Yûsuf künyesi, el-Kindî ise nisbesidir. Filozofun ataları aslen Güney Arabistan’ın Kinde bölgesinden oldukları ve İslam öncesi dönemde uzun süre bu bölgenin yönetimini ellerinde bulundurdukları için Kindî nisbesiyle anılırlar. Bu aile İslam öncesinde olduğu gibi İslam sonrasında Emevî ve Abbâsî dönemlerinde önemli devlet görevleri üstlenmiş, babası İshak yıllarca Kûfe valiliği yapmıştır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmiyorsa da yapılan araştırmalar Kindî’nin dokuzuncu yüzyılın başlarında doğ muş olabileceğini göstermektedir. Kindî felsefe tarihi bakımından olduğu kadar ilim tarihi bakımından da öncü bir isimdir. Sözgelimi; yazdığı bir risalede ilk ve ortaçağda demir ve bakır gibi madenleri iksirler yoluyla altına ve gümüşe çevirmeyi amaçlayan ve asırlarca süren istismarlara yol açan simyanın, bir aldatmaca ve sözde ilim olduğunu ortaya koşmuş olması önemlidir. Ayrıca ışığın yayılma ve yansımasıyla yanan/yakan aynaların yapımına dair eserleriyle de optik alanında öncü olmuştur. Küçük yaşta babasını kaybeden Kindî’nin çocukluk ve ilk gençlik yılları Kûfe ve Basra’da geçti. Geleneksel eğitimini sürdürdüğü sırada dil ve edebiyatla yoğun bir şekilde ilgilediği bilinmektedir. Kelâm hareketinin Mu’tezile elinde bağımsız bir ilim olarak şekillendiği dönemde yaşayan Kindî’nin zihin ve diyalektik yeteneğinin gelişiminde bu ekolün Basra kolundan büyük ölçüde yararlandığı anlaşılmaktadır. Daha sonra Bağdat’a yerleşen filozof ölünceye kadar bu şehirde yaşamıştır. Kısa zamanda halife Me’mun’un takdirini kazanıp saraya kabul edilmesi, kendisine sarayda düzenlenen dinî, edebî, ilmî ve felsefi toplantı ve tartışmalara katılma, böylece çok sayıda seçkin insanı yakından tanıma imkânını sağladı. Beytülhikme kadrosuyla da yakın ilişkileri bulunan filozof, Bağ dat’ta “Kindî Kütüphanesi” adıyla anılan ve daha çok akli ilimler alanında telif ve tercüme eserlerin yer aldığı bir özel kütüphane kurmuştu. Abbasi halifelerinden yakın ilgi ve destek gören filozof, astronom ve astrolog olarak sarayda müneccimlik görevini de yürüttü. Ayrıca halife Mu’tasım’ın oğlu Ahmed’in eğitimini üstlenen Kindî, eserlerinin önemli bir kısmını aralarında hoca-talebe ilişkisinin ötesinde dostluğa dayanan bir yakınlık bulunan bu veliahdın isteği üzerine kaleme almış ve ona ithaf etmiştir. Kindî’nin doğum tarihi gibi ölüm tarihi konusunda da kesin bilgiye sahip değiliz. Filozofun vefat ettiği yıl olarak 860, 869, 870 ve 873 gibi farklı tarihler veriliyorsa da Mustafa Abdurrâzık bazı gerekçeler göstererek filozofun 866 tarihinde ölmüş olabileceğini belirtmekte; ayrıca kimi kaynaklarda ölümüne kronik romatizmal hastalıkların yol açtığı söylenmektedir. Tıp, matematik, astronomi, metafizik, siyaset, psikoloji, diyalektik, astroloji, kehânet vb. modern dönem öncesi felsefenin kapsamında yer alan gerek teorik gerekse pratik bilgi dallarının hemen hepsiyle ilgilenen Kindî, bütün alanlarda sayıları 277’yi bulan eserler kaleme almıştır. Çoğu birkaç sayfalık kitapçık yahut makale (risâle) niteliğindeki eserlerin giriş kısmındaki hitap ve dua cümleleri, filozofun bazı risâlelerini dost ve öğrencilerinin isteği üzerine yazdığını gösterir. Kindî’nin eserleri, içerikleri bakımından çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulmuş ve buna göre çeşitli listeler oluşturularak 224 ile 281 arasında değişen sayıda kitap ve risale adına yer verilmiştir. Bu çerçevede Kindî’nin kitapları hakkında en kapsamlı çalışmayı et-Tesânîfü’l-mensûbe ilâ feylesûfi’l-Arab isimli bibliyografik eseriyle Richard J. McCarthy gerçekleştirmiş; George N. Atiyeh ise AlKindi: The Philosopher of the Arabs (Rawalpindi 1966) adlı eserinin sonunda (s. 148207) klasik kaynakların yanı sıra McCarthy’ye dayanarak sayısını 270 olarak tespit ettiği külliyatın tanıtımını yapmıştır. Abdülhâdî Ebû Rîde, Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki bir mecmuada (Ayasofya, nr. 4832) yer alan felsefeyle ilgili eserlerden on dördünü Resâilü’l-Kindî el-felsefiyye I (Kahire 1369/1950) başlığı altında birinci cilt olarak; üç yıl sonra da tabiat ilimleri alanına giren on bir risaleyi ikinci cilt olarak (Kahire 1372/1953) yayımlamıştır. Mahmut Kaya bu çalışmanın ilk cildinde yer alan on dört risaleyi Türkçeye çevirerek Felsefi Risaleler başlığıyla neşretmiş; daha sonra bunlara iki risale ve filozofun hikemiyyatını içeren üç kısım daha eklenerek Kindî-Felsefi Risâleler adıyla yeni baskılarını gerçekleştirilmiştir. Bu kitapta yer alan risâlelerin adları şöyledir: İlk Felsefe Üzerine, Tarifler Üzerine, Gerçek ve Mecâzî Etkin Üzerine, Âlemin Sonluluğu Üzerine, Sonsuzluk Üzerine, Allah’ın Birliğ i ve Âlemin Sonluluğu Üzerine, Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine, Göklerin Allah’a Secde ve İtaat Edişi Üzerine, Cisimsiz Cevherler Üzerine, Nefis Üzerine, Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz, Uyku ve Rüyanın Mahiyeti Üzerine, Akıl Üzerine, Aristoteles’in Kitaplarının Sayısı Üzerine, Beş Terim Üzerine, Üzüntüyü Yenmenin Çareleri.
0 Comments
Leave a Reply. |
Kategori
All
|